ROCK FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ROCK FORUM


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Teoman röportajı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
--ߣnqü--
Admin
--ߣnqü--


Kadın Mesaj Sayısı : 96
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 06/07/08

Teoman röportajı Empty
MesajKonu: Teoman röportajı   Teoman röportajı I_icon_minitimeÇarş. Ağus. 13, 2008 9:19 pm

Teoman, eylülde start vereceği yeni filmini anlattı: Rock grubunun var olma çabasını işleyeceğim. Bildiğim konuları anlatmayı seviyorum. Yaşadığımız tüm çelişkiler, yaptığımız saçmalıklar ve hayal kırıklıkları yer alacak..


Geçtiğimiz şubat ayında, kendi şarkılarını Sezen Aksu, İzel, Nil Karaibrahimgil gibi ünlü isimlerin yorumladığı ‘Söz Müzik Teoman’ adlı albümle adından söz ettiren Teoman; eylülde senaryosunu yazdığı bir film çekecek. ”
Sinema çok yorucu bir şey, sırf zevkini çıkaracağım bir alan olsun istiyorum” diyen ünlü rockçı, filmle ilgili şunları söyledi: “Bir rock grubunun var olma çabasını anlatacak. Bildiğim konuları anlatmayı seviyorum. Arkadaşlarımızla yaşadığımız tüm çelişkiler, hayaller ve saçmalıkların hepsi bu filmde olacak.” ‘In İstanbul’ dergisinin yaz sayısı için Derya Atakan’a röportaj veren Teoman; müzik, İstanbul ve sinema üzerine görüşlerini paylaştı.

RUH HALİNE BAĞLI BİR ŞEY
* Son albümünüz ‘Söz Müzik Teoman’dan bahsedecek olursak, şarkılarınızı seslendiren sanatçıların seçimi nasıl oldu?
Bunun tek bir formülü olmadı. Öncelikle sevdiğim, beğendiğim isimler olsun istedim. Kimisine yakın olduğumdan bizzat ben sordum. Mesela Yavuz Bingöl’e, ‘İki Çocuk’u ve Nil Karaibrahimgil’e ‘İstanbul’ da Sonbahar’ı ben seçtim. Hit parça önerdiğim isimler arasında çok gerilerde kalmış şarkıları seçenler de oldu.

* En çok hangi yorumu beğendiniz?
Ona tam karar veremiyorum, günden güne değişiyor. Mesela çok içe dönük ve gürültüden hiç hoşlanmayan bir günümdeysem; Harun Tekin’in ‘İstasyon İnsanları’nı çok seviyorum. Ama daha hızlı, sert bir şey istersem Hayko Cepkin derim. Yani ikisi o kadar karıştırılamayacak yorumlar ki, ruh haline bağlı bir şey. Veya şarkımı alıp tamamen başka bir yere götürdüğü için Sezen Aksu’nun yorumladığı ‘Paramparça’yı da seçebilirim, Candan Erçetin’den ‘Kim?’i de. Yani sürekli değişiyor.

* Başta daha sert müzik yapan müzisyenlerin zaman içinde sound’larında bir yumuşama olduğunu görüyoruz. Sizde ise son dönem çalışmalarınızda daha sert bir rock sound göze çarpıyor…
Ben de bilmiyorum. O sıralar neye özeniyorsam, kendimi ne zannediyorsam öyle şarkılar çıkıyor. Örneğin kimi zaman kendimi elinde gitarla şarkı çalan bir müzisyen veya şarkı yazarı olarak zannettiğimde, ‘Gönülçelen’ gibi daha soft ve folk tınıları içeren bir albüm çıkıyor. Kimi zaman da, her ne kadar biraz karışık olsa da kendi içerisinde tutarlı ve daha sert bir albüm olan ‘En Güzel Hikayem’ gibi albümler çıkıyor ortaya…

70′LERE SEMPATİ DUYARIM
* Yetmişlerde hafif batı müziği denilen bir tür vardı, o dönemin müziği bugünkü pop müziğe oranla daha rock ağırlıklıydı, daha akustikti. O döneme bir yakınlık duyuyor musunuz sound açısından?
Ben yetmişlere müzikal anlamda büyük sempati duyuyorum. 1970-80 arasındaki müzisyenler şarkı yazarlığı açısından 1990-2000′deki müzisyenlerden daha başarılı oldular. Yetmişler hakikaten de Türk Pop Müziği’nin altın çağı. Çok güzel şarkılar yaptık fakat gene de onlar kadar başarılı şarkılar çıkaramadık aslında. Yaptığımız müziği, rock da olsa, çok sert ya da yumuşak da olsa, pop müziği kulvarı içerisinde değerlendiriyorum. Daha evvelden yapılmış olan bütün güzel şarkılar bizim işimizi zorlaştırıyor. Bir de ben bir şarkıyı ‘Hadi hoş bir şarkı yapayım’ diye yapmıyorum. Kendi içerisinde bir hikaye, bir perspektif oluşturmaya; bir anı, bir ilişkiyi anlatmaya çalışıyorum. Baştan öykü gibi yaklaştığım için işim daha da zorlaşıyor.

PLAK SEVİYORUM
* İnsanlar artık müziklerini internetten indiriyorlar. Eskisi kadar yüksek satış rakamlarına ulaşan albümler de yok ama bir sürü yeni sanatçı ve albüm var…
Eskiden bizim için çok başarısız olan rakamlara şimdi çok iyi diyoruz. Ben açıkçası mutsuzum. Ama acaba benim baktığım yerden mi öyle görünüyor? İşte bundan emin değilim. Mesela şimdi plağa döndüm, çok daha fazla zevk alıyorum. Bir şeylerin o kadar da kolay olması kötü. Zaten mp3′lerden sound olarak çok da tat almıyorum. Küçük küçük detaylar bana daha önemliymiş gibi geliyor. Yıllar evvel bir grubun plağı çıktığında yurtdışına birisi gidiyorsa ısmarlardık. Şimdi herhangi bir şeyi hemen indirebiliyorum ama o zevki almıyorum. İnşallah bu bana özeldir ve başkaları öyle hissetmiyordur. Çünkü o zaman hiçbir şeyin değeri de zevki de kalmayacak.

* Son dönem gruplardan dinledikleriniz var mı, kimleri seviyorsunuz?
Yenilerden Kreş ve Pinhani’yi çok beğendim. Büyük bir parçaları yok ama çok güzel şarkıları var. Mesela Hayko Cepkin… Türkiye’nin müzikal alanda geliştiğini hissediyorum. Ben çıktığımda çok alternatif bir pozisyondaydım, ama artık biz mainstream’e (ana akım) doğru gidince alternatife yer kalıyor. Bu nedenle Hayko’nun yaptığı gibi daha sert müzikler artık daha fazla yerini buluyor.

ZEVKİNİ ÇIKARACAĞIM BİR ALAN
* Yeni sinema projenizden bahsedelim…
Bir senaryom var. Eylül ayında çekmek istiyorum. Sinema çok yorucu bir şey, sırf zevkini çıkaracağım bir alan olsun istiyorum. Birincisi ben prodüktör değilim, paradan da hiç anlamıyorum, sadece müziğini yapacağım, senaryosunu yazacağım ve yöneteceğim bir proje olsun istiyorum. Film, müzik üzerine olacak, bir rock grubunun var olma çabasını anlatacak. Biraz zamansal olarak öne aldım, normalde seksenlerde yaşadığım şeyi, doksanlara veya belki de 2000′lere taşımış olacağım. Bildiğim konuları anlatmayı seviyorum. Zamanında arkadaşlarımızla yaşadığımız tüm çelişkiler, hayaller ve saçmalıklarımızın hepsi bu filmde olacak.

Öğrencilikte çok iyiymişim
2006′dan bu yana kendime bazı hedefler koydum. Eksiklerimi gözden geçirdim, o kadar da çokmuş ki! Bilgisayarı açmayı bilmiyordum. “Bilgisayarı çözeceğim” deyip hoca tuttum. On parmak yazı ve photoshop dersleri aldım. İnternetten fotoğrafçılıkla ilgili kitaplar getirttim.

* Kendime üniversitedeymişim gibi bir program oluşturdum. Bütün kitaplarımı yanyana koydum, onları çalışıyorum. Bir işe yarayacak mı, kimse görecek mi? Büyük ihtimalle hayır, ama ben öğrenciliği seviyorum. Benim en iyi olduğum alan meğerse öğrencilikmiş. Zevkini çıkartıyorum.

Senfoni Orkestrası ile sahneye çıkacak
* Teoman, 4-19 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek AVEA Harbiye Açıkhava Konserleri kapsamında, ilginç bir projeye imza atacak. 13 Ağustos’ta hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan Teoman’a o gece İstanbul Senfoni Orkestrası ve Borusan Filarmoni Orkestrası’ndan oluşan 50 kişilik bir klasik müzik topluluğu eşlik edecek.

* ‘Paramparça Senfoni’ adı verilen konserde, Teoman’ın bugüne kadar yazdığı şarkılar senfonik aranjman olarak seslendirilecek.

* Teoman, sadece klasik müzik enstrümanlarının kullanılacağı konserde solist olarak ilk kez bir orkestranın parçası olarak sahneye çıkacak.

Ben hayatın içinde küçük bir noktayım
Hakkınızda birçok şey yazılıyor ve bunların üzerinden size dair bir imaj yaratılmaya çalışılıyor. Kendi kişiliğinizi ve benliğinizi nasıl koruyorsunuz?
Ünlü olan Teoman benim için hiç önemli biri değil. Ben eskiden nasılsam öyleyim, çevrem de aynı. Yani etrafımda beni alkışlayan insanlar yok. Hepsi eski arkadaşlarım, onlarla müzikten de bahsetmiyoruz. Ünlülerde benim sık sık karşılaştığım bir şey var. Hayat onların etrafında dönüyormuş sanıyorlar. Hayat benim etrafımda dönmüyor, bunu biliyorum. Hayat dediğimiz koskoca bir şey var ve ben içerisinde küçücük bir noktayım.

ÇOCUKLARLA DA PAYLAŞIRIM
* Şarkılarınızdaki hikayeler aslında metropol insanlarının hikayeleri. Ama Türkiye’nin dört bir yanında sizi seven, dinleyen insanlar var.


Onlar tam anlamıyla bu hayatı yaşamıyor fakat artık dünya o kadar değişti ki… Türkiye açısından bahsedersek, artık köyün içerisinde bile metropolle ilişki kuracak hayatlar yaşanıyor. Metropol insanının hayatını anlatsam bile, insana dair paylaşabilecek, oldukça da çok insanın paylaşacağı bir şeyler yapmaya çalışıyorum. O yüzden Hakkari’de yaşayan 15 yaşındaki bir çocukla da paylaşacak bir şey bulabiliyorum.

Rock dinlemek için Ankara’ya giderdik
İstanbul’un gece hayatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben yirmi yaşındayken çok az yer vardı. Buradan atlayıp da Beyazıt’a, teypten normal müzik çalan yerlere gidiyorduk. Hatta cuma akşamları, sadece rock müzik dinlemek için Ankara’ya giderdik. Kalacak yerimiz de yoktu, cuma akşamı gider, müziği dinler, sabaha karşıda otobüsle dönerdik. 1990′larda çok azdı alternatif. Bir de bizi müzisyen olarak sert buluyorlardı, yeterince ticari bulmadıklarından çaldırmıyorlardı. 1994-95 senesi bir kırılma noktası oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Teoman röportajı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ROCK FORUM :: Müzik Dünyası :: Röportajlar-
Buraya geçin: